Güneş, doğanın yeşil örtüsüyle bezeli bir parkın içinden sızmaya başladığında, Laura yavaşça adımlarını sürdürdü. Her adımında yaşamın koşturmacasından bir nebze olsun uzaklaşmak isteyen dul bir kadının sessiz çığlığı vardı. Ortalıkta pek kimse yoktu, bu da Laura’nın hafifçe rüzgarın okşadığı saçlarını dalgalandırarak yalnızca kendi düşünceleriyle baş başa kalmasına olanak tanıyordu. Aniden, karşıdan gelen geniş omuzlu ve koyu kıvırcık saçları olan bir adam dikkatini çekti. Tomas idi bu; yakışıklı, esrarengiz ve bir o kadar da ilgi çekici. Tomas, Laura’yı fark ettiği anda gözlerinin içine bakarak gülümsedi ve yanına yaklaştı. Yabancılara karşı her zaman biraz mesafeli olan Laura, Tomas’ın sıcakkanlı tutumuna kayıtsız kalamadı. “Affedersiniz, yardıma ihtiyacınız olup olmadığını merak ediyorum?” diye sordu Tomas nazikçe. Laura şaşkındı; ender rastlanan bu kibarlık karşısında, “Sanırım kayboldum,” dedi istemsizce. Tomas’ın yardım teklifiyle kendini daha iyi hissetmeye başlamıştı zaten. “İngilizce konuşuyor musunuz?” diye devam etti Tomas, hemen ardından ekledi: “Çünkü buradan değilsiniz gibi görünüyorsunuz.” Gülümseyerek onaylayan Laura, “Evet, İngilizce biliyorum. Ve hayır, yerli değilim,” yanıtını verdi. Kendisine özgü bu spontane yaklaşımla Tomas hemen aksiyona geçti ve “Belki arabamdaki navigasyon cihazına bakabiliriz.” diyerek davetkâr bir ifadeyle eliyle yönlendirme yaptı. O andan itibaren ikisi de doğal akışına bıraktıkları sohbetle yürümeye devam ederken Tomas sorularına devam etti: “Telefonunda internet var mı?” “Elbette,” dedi Laura güvenle, “ama nereye bakacağım konusunda pek bir fikrim yok açıkçası.” Parkın serinleyen havası altında ilerlerken arada sırada kaybolan samimi anlar yaşandı. Tomas’ın nezaketi ve doğallığı onu derinden etkilemişti. Derken muhabbet koyulaştıkça Tomas cesaretini topladığı bir anda doğrudan ama nazikçe sordu: “Kusura bakmayın ama merak ettim, göğüsleriniz… doğal mı?” Laura bu soruya şaşırsa da gülümseyerek yanıtladı: “Evet, tamamen doğal.” İkisinin de gözlerindeki parlamayla ortam bir anda daha samimi hal aldı. “Vay canına,” dedi Tomas hayranlıkla ve ekledi: “Gerçekten inanilmazlar.” Utangaç bir tebessümle başını önüne eğen Laura’nın kulaklarına tatlı bir iltifat gibi çalındığında kendini daha özel hissetti. Artık parkta yalnız değillerdi; iki yeni dost olarak sürekli gülümsemekteydiler. Bir banka oturup sohbet ederken bedensel çekimlerinin arttığını hissettiler. Yavaşça birbirlerine yaklaşarak tenlerinin temasını keşfettiler—bu dokunuşlar her iki taraf için de elektriklenme yarattı. Nefes nefese kalan Laura ile Tomas parktan daha izole bir alana yönelirken her şey olması gerektiği gibi ilerliyordu – doğa ana kucağında onlara sevgili gibi ev sahipliği yapıyordu. Çimenlerin üstünde ilk öpücük deneyimleri sonrasında tüm tereddütleri kenara bırakan ikili vahşi ama zarifçe sevişmeye başladilar. Bu ani buluşmanın getirdiği yoğun duygusal dalgalanmalarla doldurdukları saat boyunca hem park hem de kendilerine dair yeni keşiflerde bulundular; tadacakları lezzet burada saklıyd… Öyküler bazen beklenmedik yerlerde başlar ve akıl almaz sonlara yolculuk yapar. Bu sabah parkında adeta küllerinden yeniden doğmuş gibi hisseden Laura ve cesaretle adım atan Tomas için durum bundan farksızdî…

Hikayeyi oku! KAPAT!
XXXXX Sponsor Bağlantılar:
porno

Bi yorum bırak

Your email address will not be published. Required fields are marked *

*